Kurdi konuşmak istedim, ama Faté isimli Kurd kızı
ısrarla turkçe konuştu! Anlaşılan turkçe konuşmak ona öz güven veriyordu.
Anne ve babası partili olan bu Kurd kızı, evde de turkçe
konuşuyormuş meğer...
Her gün sabahın dördünde servis aracına binerek diğer
akranlarıyla beraber Mersin, Tarsus ve Adana bahçelerinde toplayıcılık yapan Faté,
türkçe konuşmanın kendisine bir ayrıcalık kazandırdığını, Kurdi konuşanlarınsa
alaya alındığını kendince iza etmeye çalıştı.
Turkçe konuşmak ve türk kızları gibi makyaj yapıp dizi kültürüyle
hareket etmek akranları arasında kabul ve saygı görme nedeniymiş ..!
Guruptaki kızların tümü Kurd, çavuşları Kurd, hatta
patronları da Kurd imiş, ama Kurdi değil turkçe konuşuyorlarmış…
-Kurd olduğunuzu biliyor musunuz? Dedim.
-Evet…
-Peki, neden Kurdi konuşmuyorsunuz?
-Alay ediyorlar!
-Kim alay ediyor?
-Arkadaşlar.
-Onlar da Kurd değil mi?
-Hıı, evet, onlar da Kurd…
-Evde nece konuşuyorsun?
-Annem-babam evde Kurdi konuşuyorlar, ama biz (kardeşleri)
turkçe konuşuyoruz. valaa, biz bütün mitinglere de gidiyoruz.”
-Peki, ne yapıyorsunuz orada?
-Yazıları taşıyoruz (döviz) slogan
atıyoruz…
Ne diyorsunuz, yani hangi sloganları ..?
-Bji serok Apo,
birkaç tane daha da var ama unuttum…
-Peki, “Bji Kurd u Kurdistan” diyor musunuz?
-Hııı …
Kurdlerin,
Kurdi konuşmaktan ve Kurdi değerlerden uzaklaşarak turklüğe özenmesi karşısında
üzülmemek elde değil. Sanırım TC, Kurdler'de bu zafiyeti gördüğü içindir ki,
siyasetlerini de umursamıyor.
Bu yüzden olsa gerek dünya bile Kurdlerin ne istediğini
umursamıyor!
Kurd Mahallesine kulak kabartıyorum bazen,
büyüklerden tutun çocuklara kadar müthiş bir turklük özentisine şahit oluyorum.
Manzara karşısında ister istemez şunu soruyor insan; Kurd halkı gün be gün kendine yabancılaşırken
siyasilerin AKP- Erdoğan ile (danışıklı) kavgası kime fayda sağlıyor..?
Köylerinden koparılıp şehirlerin varoşlarına mecbur
edilen bu insanların büyük bir hızla dil, kültür ve kimlik değerlerinden
uzaklaştığını görmüyorlar mı?
Sistemin turkluk özentisini dayatarak asimilasyona mahkûm ettiği Kurdleri bir
takım kampanyalarla doğru yönlendirmek yerine,
mücadeleyi örgüt, parti, lider çıkarları doğrultusunda yürütmenin yine sisteme fayda sağladığını görmezler mi..?
Mahalleden bakıldığı zaman mevcut sorunun AKP ve BDP’nin yürüttükleri tekçi Turki siyasetle çözülecek kadar basit olmadığı görülür, sorun vesayetçi Turk
demokrasisine havale edilecek kadar basit de değildir. Toprağından koparılan bir halkın kimlik ve toprak sorunu demokratik taleplerle çözülemez.
Kemalist sisteme güvenip -sözde- eşit vatandaşlık politikasıyla çözmeye çalışmak, gönüllü teslimiyettir, asimilasyona evet demektir. Zira mahalle gerçeği sosyo-ekonomik yönden güçlü olan egemen kimliği daha avantajlı kılıyor.
Kemalist sisteme güvenip -sözde- eşit vatandaşlık politikasıyla çözmeye çalışmak, gönüllü teslimiyettir, asimilasyona evet demektir. Zira mahalle gerçeği sosyo-ekonomik yönden güçlü olan egemen kimliği daha avantajlı kılıyor.
Tez elden mahalle gerçeğini dikkate alarak gönüllü asimilasyona
engel olmak için Kurdiyata önem veren politika ve kampanyaların yürütülmesi sağlanmalıdır.
Mesela zaman zaman dile getirilen, ama bir türlü pratize edilemeyen aşağıdaki kampanyalara güç verelim:
-Kurdçe okuma yazmayı öğrenlim,
-Her yerde Kurdçe konuşalım,
-Her yerde Kurdçe konuşalım,
-Kurd TV’lerine EVET,
-Turk TV'lerine HAYIR,
-Turk okullarını BOYKOT,
-Turk askerlikgörevini RET edelim, vb gibi...
Kurdiyat'a
hizmet edecek ve geliştirecek kampanyaları yürüterek Kurdi siyasetin cephe
gerisi güçlendirilebilir. Ancak görünen o ki, mevcut durum siyasilerin cephe
gerisiyle pek ilgilenmediklerini gösteriyor. Bu yüzden de sistem, Kurdleri habire oyalamakta ve ölümü gösterip sıtmaya razı etmektedir.
Sözün kısası, sosyo-ekonomik yönden güçlü olan
turki kimlik mahalleye hâkim durumda…
Bu da mahallenin turkleşmesi, Fatélerin turkçe konuşmaya devam etmesi demektir.
Alt kimlikte ısrar etmek,
Gönüllü birliktelik,
Gönüllü asimilasyondur ..!
Gönüllü asimilasyondur ..!
Fikret YAŞAR