5- Bin u Şad ve Massi
Suarati Alfabesi:
Bin u Şad ve Masi Surati'nin hükümdarlık statüsüne sahip iki
Kürd aşireti olduğunu Keldani asıllı bilgin İbni Wehşiye'den öğreniyoruz.
İbn Wehşiye (m.s.9.y.y.) antik dönemde kullanılan alfabelere
dair kaleme aldığı “Şewqul-Müsteham Fi Marifetul Rumuzul-Eqlam” adlı eserinde antik dönem Kurdlerinin Bin-u-şad soyundan
geldiklerini, bilim, felsefe, sihir-büyü ve teknik konularda Keldanilerle rekabet
halinde, ama tarım ve botanik dallarından
öncülük yaptıklarını, Hz. Adem'e nisbet edilen Tarım ve diğer kadim kitaplara
da sahip olduklarını yazar.
Keldanice, Arapça ve Kürdçeyi çok iyi bilen İ. Wehşiye,
Kürdlerin kullandığı alfabeyi şu şekilde açıklar: “Alfabe çok eski olup 37
harften oluşmaktadır, 30 harfin Arapça karşılığı olmasına rağmen son 7 harfin
karşılıkları bulunmamaktadır. Bu sembollere (harf) denk gelen sesler kendilerine
özgüdür, bu yüzden de Arap alfabesinde karşılıkları yoktur. Harf/sembollerin
sıralamasında Suryani ve Arap alfabelerinde kullanılan “EBCED” sistemi
bulunmaktadır. Geriye kalan 7 harfin telafuz ve benzerlerine başka herhangi bir
dil ve alfabede rastlamadığını ve bu alfabedeki sesler ve stilin kendine özgü olduğunu
belirtmektedir.”
İ.Wehşiye daha sonra Kürt alfabesiyle yazılmış eserlerin
varlığından hatta bir defasında 30'a yakın Kürtçe kitap gördüğünden şöyle bahseder:
“Ben Bağdat'tayken bir lahit içerisinde bu alfabeyle yazılmış 30'a yakın kitap
gördüm. Şam'da bu alfabeyle yazılmış iki tane kitabım vardı. Biri üzüm bağları
ve hurma ağaçlarının dikimi, diğeri ise su kaynaklarının tespiti, kaynakları
bulma ve yüzeye çıkarma yöntemleri ile ilgiliydi. Ben bu kitapları Kürt
dilinden Arap diline tercüme ettim. Bunu yapmamdaki amacım insanların bu
eserlerden yararlanmalarını sağlamaktı.”
Yukarıda kullandığı “alfabe
çok eski…” ifadesi İ.Wehşiyenin zamanına göre onlarca asır geriye gider.
Zira Yunan ve Mısır’ın Hiyeroglif alfabesiyle araştırmacı arasında 1500 yıldan
daha fazla süre bulunmaktadır. Buna rağmen, onlar için eski alfabe ifadesini
kullanmamaktadır. Ona göre “eski” ifadesi binlerce yıl demektir. Bu demek
oluyor ki söz konusu Kürd alfabesi Firavun ve Yunanlılardan çok öncesine
aittir.
Bir başka Arap araştırmacısı Muhammed Hamdullah, İ.Wehşiye
döneminde yaşamış olan Kürd asıllı Ebu Hanife ed-Dinewerî’nin “Kitab el-Nebat” adlı
eserini incelerken, kitaptaki bitki isimlerinin Arapça ve Farsça olmayan başka
bir dilde yazıldığını fark eder. Bu sözcüklerin önce Grekçe olduğunu, ancak
araştırmalarını derinleştirdikten sonra bu isimlerin Grekçe değil, Dineweri'nin
mensubu olduğu Goraniceye (Kürdçe) ait olduğunu belirtir. Arap botaniğinin babası
sayılan Kürd asıllı Dinewerî'nin botanik
çalışmalarının yanısıra Kitabı'n-Nahl vel-Asel
(bal ve bal arısı) ve “ Ensab el- Ekrad” (Kürdlerin soyu) isimli eserlerinin
olduğu da bilinmektedir.
Kısacası, Bin u Şad ve Masi Surati alfabesiyle yazılan eserler
Kürdlerin erken tarihte bilimsel eserler ortaya koyduğunu göstermektedir. Abbasiler döneminde başlayan tercüme
faaliyetleri sırasında İ.Wehşiye’nin Kürdçeden Arapçaya tercüme ettiği eserler
sayesinde Kürt edebiyatı ve bilimsel çalışmalarının kökeninin çok eskilere
dayandığını öğrenmiş oluyoruz. (Eserlerin nüshaları Paris Bibliotheque
Nationale ile Tahran Sipehsalar Kütüphaneleride bulunmaktadır.
Kürdlerin daha sonra kullandığı alfabeler sırasıyla
şunlardır:
6-ézidi alfabesi: 31 harften oluşmaktadır. Bu alfabeyle “mıshefa
Reş” ve “ cilve” adlı eserler yazılmış olup, halen Kürd ézidiler tarafından
kullanılmaktadır.
7-Arap Alfabesi: Kürdler İslamiyeti kabul ettikten sonra bu
alfabeyle tanışmışlardır. Dini kendilerine araçsallaştıran Araplar Kürdlere ait
eski eserleri küfür içeriyor düşüncesiyle fetih sürecinde yok etmiş ve
alfabelerini dayatarak asimile etmişlerdir. Kürdler pek çok edebi eser ve
bilimsel çalışmalarını bu alfabe ve dili
kullanarak üretmek zorunda kalmışlardır.
8-Kril Alfabesi: Bu alfabe Kurdistana sor Devleti ve doğu
bloku coğrafyasındaki Kürdler tarafından kullanılmış/maktadır.
9-Latin Alfabesi: Kullandığımız alfabedir.
Tarihçiler medeniyetin kaynağının Mezopotamya olduğunu ileri
sürerler, tıp, matematik, astronomi ve ilk icatların bu coğrafyada yapılmış
olması araştırmacıları bu sonuca götrmüştür. Medeniyetin doğduğu ve boy verdiği bu coğrafya aynı zamanda savaşlara,
talan ve işgallere de maruz kalmış ve ne üzücüdür ki dışarıdan gelen barbar
kavimler bu coğrafyanın halklarını mağdur ederek uygarlığa darbe vurmuşlardır.
Bu coğrafyanın asıl yerlisi olan Keldani, Suryani, Asuri ve
Kurdlerin dilleri, kültürleri ve tabii
ki alfabeleri uygulanan zulüm, baskı ve soykırımlarla yok edilmeye çalışılmıştır.
Kim bilir, yok edilmeye çalışılan bu halklar işgal ve talana maruz kalmasalardı
–belki- bugün dünyanın çehresi daha farklı olurdu.
Makaleyi bitirmeden dil, kültür ve iletişim birliği
konusunda Babil tarihinden bir efsaneyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dünyanın yedi harikasından biri olan ünlü Babil Kulesini
bilirsiniz.
El Tabani “peygamberler ve krallar tarihi” adlı eserinde Kral
Nemrud’un Tanrı Marduk adına bir kule yaptığını, ancak hava şartları kule
yapımını zorlayınca Bulutlar Tanrısı’na kızarak göğe doğru ok atarak tanrıyla
savaştığını anlatır.
Nemrud’a kızan Bulutlar Tanrısı, kızgınlığını göstermek için
kule yapımında çalışan işçilerin dillerini unutturup, her birinin anlaşılmaz sesler/dillerle
konuşmalarını sağlar. Birbirini anlamayan işçiler anlaşmazlığa düşerler,
keşmekeş yaşanır ve kule inşatı yarıda durur...
Kıssadan hisse;
Bilindiği üzere dil hayatın olmazsa olmazıdır.
Alfabe, dilin sembollerle ifadesi, ya da yazıya dökülmüş halidir.
Kültür yüklü semboller aynı zamanda kültür taşır, bireyleri topluluk üyesi haline getirir, yığın halindeki kalabalıkları kurumsal yapılara dönüştürür, “ulus” ve “ devlet” inşasına katkı sunar.
Alfabe, dilin sembollerle ifadesi, ya da yazıya dökülmüş halidir.
Kültür yüklü semboller aynı zamanda kültür taşır, bireyleri topluluk üyesi haline getirir, yığın halindeki kalabalıkları kurumsal yapılara dönüştürür, “ulus” ve “ devlet” inşasına katkı sunar.
İşgalcilerin emanet coğrafyada kendi dil ve kültür öğelerini
bize dayatmalarının sebeb-i hikmeti de bu olsa gerek.
Devlet olmak, ya da olmamak..!
(devam edecek)
Fikret YAŞAR
Kaynak:
- İbn Wahşiyye- Şewqul-Müsteham Fi Marifeti Rumuzul-Aqlam.
-Ebu Hanife ed-Dinewerî- Bal ve Bal Arısı. (Ümit Demirhan-Hivda
iletişim-2008)
-El Tabani - Peygamberler ve Krallar Tarihi.
-El Tabani - Peygamberler ve Krallar Tarihi.
-Kürt Tarihi Dergisi- 5. Sayı