kurdistan tarihi, felsefe, din,

24 Ocak 2014 Cuma

Mehabad Kürd Cumhuriyeti ve Rojava


1942 yılının Eylül ayında Mehabadlı bir grup genç  “Çemé Sablax” kıyısında piknik yaparken  Kürdistanın içinde bulunduğu durumu tartışarak siyasi bir örgütün kurulması yönünde fikir birliğine vardılar.
Sonraki toplantılarında çalışmalarını ilerleterek kurulması düşünülen örgütün adı ve prensipleri üzerinde anlaştılar. Örgütün adı “Komelayé Ziyaneweyé  Kurdistan” yani kısaca “KOMELA” idi.
Med sonrasında susturulan, soykırımlara uğratılan bir halk bir piknik alanında ocağa çakılan bir kıvılcımla ateşleniyor ve ayağa kalkmaya çalışıyordu. Piknik alanındaki  özgürlük ateşiyle beslenen “Komela” kısa zamanda gelişerek  “xwendaperest” adıyla merkez komitesini belirledi (1943).
Kurdler arasında yoğun ilgi gören örgüt, 1944 yılında propaganda faaliyetlerini geliştirerek  Sovyet sınırına kadar siyasi alanını  genişletti. Güneyde ise , yani Kirmanşah ve Senendej taraflarında siyasi doku farklılık gösterdiği için harekete ilgi yok denecek kadar azdı. Zira bu bölgedeki  Kürdlerin çoğu  Şii mezhebine mensuptu, bu nedenle sünni Kürdlerle ortak siyasi oluşumda bir araya gelmeleri mümkün görünmüyordu. Bir kısmı ise egemen Fars kültürünün etkisinde kalarak devşirilmiş ve zihnen mutasyona uğramıştı.
Mezhep farklılığından dolayı şiilerin ilgi göstermediği  Kürd özgürlük hareketi  çoğunluğu şafii olan sünni Kürdler tarafında desk gördü ve katılımların artmasıyla  beraber yöredeki ağa ve şexler de örgüte biat etmek zorunda kaldılar.
Gelişme, artık İran sınırlarını zorluyordu, nitekim örgüt aynı yıl Irak, Suriye ve Sovyetlerdeki Kürdlerle ilişki kurulması için kararlar almış ve temsilcilerini söz konusu bölgelere göndermişti.
 “Hévi” örgütünün Iraqtaki koluyla temaslarda bulunuldu, karşılıklı olarak Mehabat’a da Iraqtan temsilci gönderildi. Aynı dönemde diğer bölgelerdeki Kürd temsilciler de Mehabat’a gelerek Kürdistan’da meydana gelen gelişmeleri ve yapılan özerklik çalışmalarını yakından incelediler. Bu ziyaretler  sırasında Kürdistanın birleşmesini sembolize eden  görüşmeler yapıldı ve görüşmeye katılanlar kendi aralarında işbirliği ve dayanışmaya karar vererek konu doğrultusunda bir antlaşma imzaladılar. Bu antlaşmaya da “Peymana Sésinor”  adı verildi.
İşbirliği ve dayanışmanın sağladığı gelişmeler hızla ilerlerken bir takım teknik çalışmalar da çözüm bekliyordu. Bunlardan biri coğrafi durumuna  açıklık getirecek olan Kurdistan haritasıydı. Bunun için Bedirxani ailesinin Beyruttaki çalışmaları esnasında hazırladıkları harita  dikkate değer bulunmuştu. Bu haritadaki sınırlar Akdeniz ve Basra körfezine uzanmasına rağmen  Lorlar ve  Bextiyarilerin bulunduğu bölgeyi kapsamıyordu, buna rağmen  kimilerince eksik, kimilerince abartılı bulunsa da seçilen harita genel kabul görmüştü.
Bu çalışmaların devamında aynı yıl  ulusal Kürd  Bayrağı hazırlandı. Üç şeritten oluşan bayrak Med İmparatorluğunun kullandığı renklerden oluşuyordu. Bir farkla, renkler şeritler halinde dizilmiş, üstte kırmızı, ortada beyaz, altta yeşil ve ortada yer alan beyaz şeritin üstünde de sarı renkte  Kürdleri temsil eden Güneş  bulunuyordu. Sonradan güneşin iki yanına buğday başakları ve bir kalem yerleştirilerek ulusal bayrak da tamamlanmıştı.
Tüm bu gelişmeler ikinci dünya savaşının cereyan ettiği süreçte meydana geliyordu,  bu süreçte dünya barışı ve güvenliğini korumak ve ülkeler arası kültürel ilişkileri geliştirmek için  birleşmiş milletler örgütü kuruldu (1945).
Yani, Kürdler doğu Kurdistanda  meydana gelen ulusal hareketle ilgilenirken dünya yeni bir sayfa açıyor, dünya düzeni formatlanıyordu. İçinde bulunulan sosyo-ekonomik şartlar, iletişim ve ulaşım koşullarının yetersizliği Kürdlerin bu yeni dünya düzeninde yer almasına olanak sağlamayacaktı. Ancak kıt imkanlara rağmen Kürd milliyetçileri geniş bir ulusal cephe içinde  işbirliğine hazır ve istekliydi,  zira onları istekli kılan milli amaçları vardı, bu da milli haklarını elde etmek ve içinde özgürce yaşayabilecekleri özerk bir alan  belirlemekti.
Tüm bu gelişmeler lider olmadan yürütülüyordu, özerklik ya da bağımsızlık  yolunda nihai bir karar vermeden önce bir ulusal önderin seçilmesi gerektiği anlaşılınca,  lider arayışı başlatıldı.
Komela örgütü Kürdlük aşkıyla (!) hareket eden  demokratik düşünceye sahip aktörlerle yürütülüyordu, bu nedenle kimse liderlik için örgütü ele geçirmek gibi bir hataya düşmedi. Arayışlar sonucu örgüt üyesi olmadığı halde, -bazılarının karşı çıkmasına rağmen- sahip olduğu güç ve prestij sayesinded Kadı Muhammed lider seçildi.
Kadı Muhammed’in örgütün başına geçmesiyle beraber  hareket prestij ve güç kazandı. Örgütün lider seçimindeki isabetli kararı Iraqta mücadele veren Mela Mıstefa Barzaniyi de etkilemişti, bu nedenle de Barzani İran’a gelerek Kadı Mıhemmed’e bağlılığını bildirdi. Barzanin  katılması domino etkisi yapmış ve Kürdistan’ın diğer parçalarından da harekete katılımları hızlandırmıştı.
Ancak bir sorun vardı, tüm bu katılımlar bir disiplin altına alınmalı ve kurumlaşmaya gidilmeliydi. Bunun için ilk adımı Barzani attı. Barzani, Kadı Muhammed ile yaptığı görüşmede tüm savaşçılarıyla beraber emrinde olduğunu ve yetki verilirse eğer, düzenli bir  ordu kurmak istediğini bildirmiş ve bu adımla beraber cumhuriyetin ilk kurumları kurulmuştu.
Son bir adım bekleniyordu, o da partileşmekti. Komela hareketi bağımsızlığa doğru hızla ilerlemesine rağmen  gizli bir örgüt olduğu için toplantılarını yapacak bir genel merkezden yoksundu. Bu nedenle de bağımsızlığa giden yolda siyasi bir partinin kurulması elzem gözüküyordu. Bunun için gerekli çalışmalar başlatıldı ve yapılan çalışmalarla  “Komela”  örgütü,  “Kurdistan Demokrat Partisi”ne dönüştürüldü.  Yani, örgütün yapısında bir değişiklik yapılmadan  hatta tüzüğü ve merkez komite üyeleri bile değişmeden  “Kurdistan Demokrat Partisi “ kuruldu (1945).
Kurulan parti programı aşağıdaki 7 maddeden oluşuyordu:
1-      İrandaki KURD HALKI özerk bir yönetime sahip olacaktır.
2-      Resmi dil ve öğretim dili KURDÇE olacaktır.
3-      İran Anayasasına uygun olarak KURDİSTAN’DAKİ kamu  kurumları üzerinde denetim ve kontrol hakkını kullanacak bir yasama meclisi için seçim yapılcaktır.
4-      KURDİSTAN’DAKİ bütün devlet memurları KURD olacaktır.
5-      KURDİSTAN’DA toplanan vergiler KURDİSTAN’A harcanacaktır.
6-      KURDİSTAN DEMOKRAT PARTİSİ bölgede yaşayan azınlıklarla samimi ilişkiler kurup çalışmalar yapacaktır.
7-      Parti KURDİSTANDA  sosyalizasyon çalışmaları ve bu doğrultuda hizmetler yürütecektir.
Partinin kurulması ve yukarıdaki programın deklerasyonuyla beraber  Kurd ulusal hareketi demokratik bir nitelik kazandı. Ama tüm bu gelişmelerin  Sovyetler Birliğinin desteğiyle yürütülmesi bazı kesimlerde rahatsızlık ve kuşkuya neden oluyordu. İtiraz ve eleştirilere rağmen Kadı Muhammed,  Sovyetlerin  desteğiyle Kürdlerin nihai hedefe ulaşacağına inandığını göstermek için,  kendisinin Sovyetler  Birliğinin vesayeti altına girdiği yolundaki iddialara karşı çıkarak, katı bir Kürd milliyetçisi olduğunu ve sonuna kadar bu davaya hizmet edeceğinini  deklere etti.  Ancak  sonuç  kuşkuları haklı çıkardı ve Sovyetler desteğini çekince  çiçeği burnundaki Kürd Cumhuriyeti  aç kurtlara yem oldu...
Bugün Rojeva Kurdistanında  ilan edilen özerklik aynı coşkuyla ama aynı kuşkularla karşılanmaktadır.
Zira bir yanda özgürlük umudu, diğer taraftan Esed’in gölgesinde ve küresel güçlere rağmen özerklik ilanı düşündürüyor..!
Evet, Esad’ın gölgesinde üstelik Cenevrede toplanan küresel güçlere nispet yaparcasına özerklik ilan etmek ne kadar doğru bir hamle, bilinmiyor şimdilik, ama tartışılır, dileriz korkulan olmaz ve Kürd halkı aç kurtlara karşı bu hamleyi destekler, zira bu hamleyi ancak Kürdelerin öz gücü koruyup yaşatabilir.
Ben de güvenmek istiyorum, ama…!  
Yemindeki “Demokratik ulus “ söyleminde kast edilen egemen ulus Suriye Baas rejimi, resmi kimliği, dili ve anayasasıysa eğer, kuşkulanacağım, çünkü Baas rejimi antidemokratiktir..!
Yok, kastedilen bölgedeki halkların -şartlı- sözleşmelerinden kaynaklanan anayasaysa eğer, buna göre de sözleşme taraflarının zikredilmesi, resmi dil-dillerin belirlenmesi gerekmez miydi ?
Kısacası, Komela’nın parti programındaki KURDİYAT vurgusunu Rojeva Kurdistanındaki yemin töreninde görmek isterdim ..!
  
Fikret Yaşar
Kaynak:
Mehabad’tan  12 Eylüle Kürdler II – H.Göktaş
Mehabad Kurd Cumhuriyeti – W.Agleton