Hücürat süresi 13 ile Rum süresi 22. ayetlerde “ sizleri kavimlere ve dillere ayırdık...”
denilerek farklılıkların ilahi buyruk olduğuna dikkat çekilmektedir.
Bu ayetlere göre kişi kavmi-milli haklarına sahip çıkmalı, korumalı
ve yaşatmalıdır, aksi takdirde başkasına özenir veya benzemeye çalışırsa eğer,
ilahi emre karşı gelmiş olur ki bu da
“şirk’e” girer.
Siyaset bilimi ve tanrı tanımazlar buna ehemiyet
göstermeyebilirler, ancak coğrafyamızda kahir ekseriyet -farklı dinlere mensup
olsa bile- inançlıdır ve kavmi farklılıkların insan arzusuyla değil, ilahi buyruk
olduğuna inanır.
Kavmiyetçilik ya da milliyetçilik; Genellikle ırkçılık,
faşistlik ve bölücü-bozgunculukla karıştırılmaktadır. Bu görüş ard niyet taşır
ve yanlıştır, zira milliyetçilik, kimlik
ve kültür değerlerinin süreç içinde kişiye kazandırdığı rol-aidiyettir. Bu
aidiyet dil, tarih ve kültür bağlarından oluşur, aileden başlayarak beli bir
coğrafyada gelişen sosyal birikimlerin sonucunda millet veya ulusa dönüşür...
Kişinin sahip olduğu kültürel değerlerle kendini toplum içinde bir yere ait görme arzusu ve bu arzu etrafında rol alıp hayatı organize etmesi neden kötü olsun ki? Elbette ki bu arzu şiddetlendiğinde, yani egoist karektere büründüğünde zararlı hale gelir, bu da rededilmeli, çünkü aşırısı ırkçılığa girer. Irkçılık, kişinin kendi kimlik ve kültür değerlerini kendinden olmayanlara dayatması ve bu konuda zora başvurmasıdır ki, Kürdler asla buna tevessül etmedi, etmiyor.
Kişinin sahip olduğu kültürel değerlerle kendini toplum içinde bir yere ait görme arzusu ve bu arzu etrafında rol alıp hayatı organize etmesi neden kötü olsun ki? Elbette ki bu arzu şiddetlendiğinde, yani egoist karektere büründüğünde zararlı hale gelir, bu da rededilmeli, çünkü aşırısı ırkçılığa girer. Irkçılık, kişinin kendi kimlik ve kültür değerlerini kendinden olmayanlara dayatması ve bu konuda zora başvurmasıdır ki, Kürdler asla buna tevessül etmedi, etmiyor.
Kürd milliyetçiliği zora, inkara ve soykırıma karşı ortaya
çıkmış meşru bir tepkinin dışa vurumudur, bu haklı tepkiyi ırkçılık ve
bozgunculuk gibi göstermek işgalcilerin psikolojik savaş planıdır, üzücü olan da
buna muatsyona uğrayan Kürdlerin alet
olmasıdır.
Milliyetçiliğin ortaya çıkışı genellikle Fransız devrimiyle ilişkilendiriliyor,
bu da yanlıştır, zira Kürd düşünür Ehmed-é Xani bundan yaklaşık üç yüz yıl önce
“ Mem u Zin” adlı eserinde millileşmeye dikkat çekmiştir.
“Ger dê hebûya me îtîfaqek =>” Şayet ittifak halinde olsaydık,
Vêkra bikira me inqîyadek
=> Bir yönetim altında
birlik olurduk,
Rûm û ecem û ereb temamî=> Rum (tırk), Acem ve Arapların tümü,
Hemiyan ji me ra dikir xulamî=> Hepsi bize hizmet ederdi,
Tekmîl dikir me dîn û dewlet=> Din ve devleti düzenler,
Tehsîl dikir me ‚îlm û hîkmet”=> Bilim ve teknolojiyi
geliştirirdik...”
Xani’ye göre bize hizmetçilik yapması gerekenlere şimdi biz hizmetçilik
yapıyoruz, çünkü devletimiz yok, çünkü milli yönümüz bin küsur yıldır din
sandığımız arap kültürüyle törpülenmekte ve bu yüzdende kendimize yabancılaşıp
egemenimize hizmet etmekteyiz.
Millileşmeyen devletleşemez, özgürleşemez ve dolayısıyla kaderi
xulamlık-uşaklık olur.
Şu kesin ki, milliyetçiligin ve devlet olmanın kötü olduğunu
söyleyenler Kurdistanı işgal edenler ve destekçileridir. Zira millileşerek
devletleşmek göçmenlerin yüzyıllardır sürdürdüğü işgal ve talanı
sonlandıracaktır. Kazanımlarından vazgeçmek istemeyen Kemalistler ve
cemaatćiler Kürdlere millileşme ve devletleşmeyi bu sebepten kötü göstermekte
ve bu uğurda aidiyet sorunu-sendromu yaşayan Kürdleri kullanmaktadırlar.
Facebook sayfama arkadaşlarımdan biri milliyetçilikle ilgili
şu yorumu yapmış: “ En cok kendi çocuğumu severim; bu diğer çocuklari sevmediğim
anlamına gelmez; zira kendi çocuğumu koruma ve kollamak, benim ilk görevim, bu diğer
cocuklari korumama engel olmaz, milliyetcilik budur işte.” E.A. Aksoy
Doğrudur, zira millilik ailede ortak duygu ve degerlerin bir
kimliğe ve kültürel standarda
bürünmesiyle deger kazanir. Kim
kendini ailesinden, soy kütügünden ve akrabalık bağından soyutlayarak yaşamak
ister ki? Bu psikoz içinde bulunanların
geçmişleri sorunlu olsa gerek, ya da bu tipler mürit-köle ruhlu olmalı. Halk
arasinda da bu tur kışilere " h...zade" derler. Öyle ya cami avlusuna bırakılan ve yetiştirme
yurtlarında şedid bakıcıların ellerinde sevgiyi tadmadan büyüyen ve empoze
edilen resmi değerlerle biçimlenen birileri için aile, soy ve kan bağı bir şey
ifade etmez ki...
Aidiyet arayışı içinde oraya buraya koşuşturan ve örgütsel
tuzaklarda kendilerine empoze edilen değerlerle devşirilen gençler için de soy
ve kan bağı bir şey ifade etmez. Nitekim yeni yetme gençlerin büyük çoğunluğu
bu psikoz içinde kendine düşman. Dikkat
edilirse eğer, aidiyet ihtiyacı
doğrultusunda örgüt ve partilere katılan
gençler empoze edilen yeni kimlikle kendilerine
yabancılaştırılınca söylem ve amaçları değişiyor. Örneğin: Dağa çıkmadan önce
Kürd, çıktıktan sonra önlerine konulan “halkların kardeşliği” teziyle anti-Kürdistani
kişiliğe evrilen gençler...
Milli bilinçten yoksun kişi ve kesimler için “ amaca giden
her yol mübahtır”. Kürdler adına siyaset yapanların Kemalist solun direktiflerine
uyarak, Kurdistani paradigmadan vazgeçip beraber yaşamanın gerekliliğini savunması
da bunu gösteriyor. Ne acıdır ki, bağımsız
Kurdistan idealinin revize edilerek Kemalist turk solu ve kavramları üzerinden demokratik
özerklik projesiyle Kurdistan sorununun insan hak ve özgürlükleri seviyesine
indirgenmesi Kürdlerde pek rahatsızlık
yaratmıyor. Milliyetçiliğe ve Kürd sosyolojisine ters düşerek Kürd ve Kürdistan gerçekliğinden uzaklaşılması
sorgulanmadığı gibi, HDP çatısı altında
geliştirilen ve Kürdleri sistem içinde eritme amacı güden “Halkların Kardeşliği” planına da tepki gösterilmiyor. ‘Ne de olsa Kürdler adına siyaset yapılıyor’
zannı hakim.
Şu bir gerçek ki Kürdler
ilk kez PKK ile beraber kitleselleşerek dört
parçada örgütlü büyük bir özgürlük hareketi başlattı. İlk ortaya çıktığında da büyük bir umut
vaad etmişti, ancak bu pozitif etki doksanların sonunda yerini siyasi belirsizliğe bıraktı. Çünkü milli
bilinç işlenmedi. Bu durumdan milli hasletleri olan kesimler demoralize oldu ve harekete karşı güvensizlik
oluştu, bu nedenle de eylemlerde örgütün
arzuladığı kitlesel tepki eskiye oranla
daha düşük. Nitekim Duran Kalkan iki gün önce, “bu saldırılar karşısında halk neden sokaklara
dökülmüyor...” diyerek tepkisizliğe karşı hayalkırıklığını ifade etti.
Öte yandan turk
islamcılarının yedeğinde kalan aydınlar ve dini cemaatler de sahte bir "ümmetçilik ve İslam
Kardeşliği" anlayışı ile Kürdleri devlete entegre etmeye çalışırken
milliyetçiliğin dine aykırı olduğunu, Kürdlerin milliyetçilik yaparak ümmeti
bölmemeleri gerektiğini söyler dururlar. Ümmet birliği ve halkların kardeşliği
tezleri teorik olarak doğru ve kulağa
hoş gelebilir, ancak her teorinin ıspatlanması gerek. “Ümmet birliği” tezini
ıspatlaması gerekenler kendi aralarında bölük, pörçük. Çok istiyorlarsa önce 22
arap devletini birleştirsinler de sonra Kürdlere önersinler. Halkların
kardeşliği tezi de en az ümmet birliği gibi ütopik bir tezdir, zira bu da henüz
dünyada karşılık bulmuş değil, ayrıca bunun da ümmet birliği gibi işgalcilerin Kürd milliyetçiliğini bastırma ve
işgali meşrulaştırıp iktidarlarını devam ettirme planı olduğu ortada.
Kısacası, milliyetçilik ve devlet kötüdür, ümmet ve kardeşlik hikayeleri gibi sihirli söylemler
Kürdleri hipnotize etmek için kullanılmaktadır, bin küsur yıldır eziliyor
olmamızın yegane sebebi bu sihirli sözler değil mi..? Arap ve turk işgalciler
bu sihirli sözcüklerle Kürdleri sevk ve idare ederek köleleştirmediler mi?
Bu da gösteriyor ki,
ne zaman Kurdler arap ve türk kültür emperyalizminin etkisinden ve
ezberlerinden kurtulurlarsa o zaman millileşirler.
Ayrıca, Kurd milliyetçiliği türk ve arap milliyetçiliği gibi
işgalci, saldirgan, ganimetçi, tecavüzcü, başkesen, talanci ve inkarcı degildir,
kimsenin toprağında, namusunda, dilinde ve kültüründe gözü yoktur, bu nedenle Kürd
milliyetçiliği pozitiftir...
Kendi topraklarında var olmak ve kendilerini yönetmekten başka gayeleri olmayan bu barışçıl halkın dünya
barışına olumlu katkılar sunacağı muhakkaktır, zira Ortadoğuda demokrasiyi içselleştirecek iki halktan biri de Kürdlerdir.