Meclis Kürsüsünde konuşan MHP’li milletvekili Yusuf
Halacoğlu, açlık grevleri ve legal Kürd siyasetini eleştirirken Kurdleri ve Kurdçeyi aşağılayıcı bir dil
kullanarak demokrasi havarilerine (!) ders verdi!
Kendilerini Kurdçe ifade edemeyen Kurdlerin geçmişte Kurdçe
yerine Farsçayı kullanarak Mem u Zin ve Şerefnameyi yazdıklarını, bundan başka
da yazılı eserlerinin olmadığını, dolayısıyla olmayan bir ana dil ile savunma ve eğitim hakkı talebinin anlamsız
olduğunu -hakaret amiz- MHP ağzıyla anlattı.
Bu tür adamları muhatap almamak gerekir deriz ya -çoğu
zaman-, aslında yanlış yapıyoruz.
Hoşuma gitmese de, hümanist yanıma ters gelse bile yeni
jenerasyonun kulağına bozkurt soylu Turancıların dünyada nasıl algılandığını
fısıldamak istiyorum.
“ En iyi savunma karşı saldırıdır.” Sözü, boşuna söylenmemiştir !
Tarihi kaynaklara göre, Orta Asya’da talancılık ile geçinen
ve bozkurt soyundan olduklarını ileri süren Turancılar, Büyük Çin Duvarı
yapıldıktan sonra batıdaki zengin topraklara yöneldiler.
Medeniyet düşmanı bozkurtlar girdikleri topraklara yıkım ve
acılara sebep oldukları için İslam ve Hristiyan alemi tarafından insanlık
tarihine felaketin mimarları olarak kaydedildiler...
İslam âlimlerinden Selman Zebili, İmam Hazini, İ.H.
Danişmenti, Buhari, Tabari, El Bağdadi, El Balhi, Beyzavi, Makdisi, Nesefi,
Nüveyri, İbn'il Esir ve diğer Tüm Arab ulemaları; “YECÜC ve MECÜC’ün” aslında
Türkler olduğunu ve hem Araplara, hem de insanlığa felaket getirdiğini
savunmuşlardır.
Gerek Ahdi Atik - Ahdi cedit ve gerekse çeşitli Kur'an
tefsirleriyle, islami eserlerde YECÜC-MECÜC ‘ü araştıranlara göre bu kavminin
Türkler olduğu fikri geniş bir yer tutmaktadır.
Kaynaklara göre; 1-Kur’an Enbiya 96: “Yecüc-Mecüc’ün seddi
yıkıldığı zaman her dere ve tepeden akarlar.” ( Ergenekon Destanı’nda
bahsettikleri demir duvar olmalı)
Ulemalara göre;
Selman Zebili: “yecüc-mecüc” adıyla anılan halk Türk ve
Moğollardır.
Yakubi: " Türkler ilk defa M.Ö. 510 Batı Hunlar ve 12.
yüz yılda da Selçuklular döneminde batıya yayılmışlardır."
İmam Hazini: Muhammed
İbni Abbas’a dayanarak “YECÜC-MECÜC” denen halkın “Türkler” olduğunu şu kısayla
anlatmıştır. “ Bir gün Hz. Âdem’in ergenliği azmış ve döl suyu toprağa
karışmıştı. Tanrı Yecüc’ü o sudan yarattı. Bu nedenle onlar bizimle ana
yönünden değil, baba yönünden birleşirler, bu yüzden de insanlık için en büyük yıkım kaynağıdırlar.”
der.
Ebül Hüreyye, Peygamber'e atfedilen “ Türk'ü öldürünüz” sözünün yanı sıra şunları da söylemektedir. “
Etrak-i bi idrak. Türk’ün kanı helaldir. Türkü öldür baban olsa bile. Onlar
iblis soyundandır, zulüm edecek ve cami sütunlarına atlarını bağlayacaklardır.
Müslümanlar, Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”
Yani, kendilerini "Müslüman" sayan
"Türkler'i "Müslüman"
saymak şöyle dursun, İslam alemince
"düşman ve akılsız " ilan edilmiştir.
Buhari: (e's-Sahih,
Kitabu'l-Cihad/96) "Türklere
karşı kı'tal, kesinlikle olacak."
El Bağdadi: Ye’cüc ve Me’cüc’ün Türkleri tanımladığını
belirterek, yecüc sözcüğünün aslı ateşin şeraresi ve ışığı anlamına gelen Ecic
ünnar maddesindendir, onların bu adla çağrılmalarının nedeni ise "kesret
ve şiddetleri itibariyle Ecic’e benzetilmelerindendir." der.
Ahmedi: “İskendername” adlı eserinde Türk’ü, "her şeyi
yakıp yıkan yaratık" olarak tanımlanmıştır.
İbni Haldun, “ Mukaddime” adlı eserinde 'Türklerin
savaşçılıklarını övdükten' sonra, "hırsız,
talancı, kaba ve haşin ruhlu, ayağını bastığı her yeri harabeye çeviren,
kanun ve hukuk duygusundan yoksun varlıklar" diye tanımlar.
Kanuni Sultan Süleyman döneminin Divanı Hümayun
Katiplerinden Hafız Hamdi Çelebi,
Kanuni’ye şu satırları yazar:
“Padişahım, kainatın yaratılışından bu yana,
Dünya hep Türklüğün kötülüklerinden bahis eder,
Allah Türk’e hiç anlayış gücü vermemiş midir? “
Bedi-i Zaman Saidi Kurdi, Turk milliyetçiliğini, Ye’cüc ve
Me’cüc ile ilişkilendirerek: “Ye’cüc ve Me’cüc ehli garet ve fesad ve ehli
xedaret ve medniyete ecel-i kaza hükmünde iki taife-i mahlûkattır. O vahşilerden
Hun kabilesi Avrupayı hercü merc ettiği gibi, Moğol taifesi de Asya’yı zır u
zeber eylemiştir. Kezalik Ye’cüc ve Me’cüc’ün ihtilalleri, nevi beşerin
ihtiyarlığından gelme beşeri bir ateşli hastalık ve sıtma hükmündedir. “der
Cemal Abdulnasır; "Çocukluk yıllarımda havada ne zaman
uçak görsem mırıldandığım"ey büyük allahım İngiliz'i yok et"
bedduasını istemez ve eleştirirdim. Zamanla öğrendim ki dedelerim bu bedduayı
Türklere karşı edermiş."
Araplar Türklerle ilgili olumsuz düşüncelerinden dolayı, BM
de Türkiye'nin Kıbrıs'ı terk etme oylamasında da çekimser kalarak Türkiye
aleyhine karar çıkmasına neden oldular.
Mısır Başkanı Enver Sedat, Kıbrıs'a dönen Makarios’a
kardeşlik telgrafı çekmiştir.
Yaser Arafat, Kıbrıs Rumlarına " Biz sizleri kardeş
mücadeleciler sayıyor, sizin zaferiniz bizim de zaferimiz olacaktır, çünkü
düşmanımız aynıdır." demiştir.
Bizanslılar da batıya göç ederken önlerine çıkan
medeniyetleri yerle bir eden Türkler hakkında şöyle yazmışlar: "kadına,
yaşlıya, çocuğa ve hastalara bile saygısız vahşi bir kavim.”
Piskopos Efrahim, Batı Hunları için: “ Bunlar Ye'cüc ve
Me'cüc’ün suvarileridir.” Der.
Süryani rahip Yakubi
“Vakayiname” adlı kitabında Ye'cüc-Me'cüc hakkında ayrıntılarıyla
anlatır ve şöyle der: “ Turkaye milleti
‘Agug-Magug’dan gelir.”
Protestan mezhebinin kurucusu Martin Luther; 1770’te Çariçe
II. Katerina'ya yazdığı mektupta şöyle der: ” Türkleri ve dillerini Avrupa'dan
silmek gerekir. Hümanizma ilkem olmasaydı, Türklerin kökünün kazındığını görmek
isterdim, ya da öylesine uzaklara sürülmeliler ki bir daha gelmesinler.
Devamında, Dünyada iki tehlike vardır, biri VEBA, diğeri de Türklerdir.” “ Tanrım, bizi şehvetten, şeytandan ve
Türkler’den koru!” diye de dua etmiştir.
Bertrand Rusel: ”Bilim ve Din” adlı kitabında, kuyruklu
yıldızlarla Türkleri eş anlamda değerlendiriyor, çünkü orta çağda kuyruklu
yıldızlar uğursuzluk ve felaket habercisiydi.
Papa Calixtus, İstanbul’un Türkler tarafından alınmasını
kuyruklu yıldızın görünmesine bağlayarak, kuyruklu yıldızla gelmesi mukadder
uğursuzlukların Hristiyanların üzerinden alınıp, Türklerin üstüne salınması
için: “ ulu tanrım, bizi Türklerden ve
kuyruklu yıldızlardan koru !” diye dua edilmesini istemişti!
Amerikan Başkanı Truman bile: " elimde olsaydı dünyada
iki halkı yok ederdim, biri turkler, diğeri de İspanyollardır." demiş.
Prof Yalçın Küçük bile : “ Türkler dünya medeniyetine hiçbir
katkı sunmadılar.” Diyebilmiştir.
İnternet'ten araştırıldığı zaman yukarıdaki olumsuz Türk
algısının hala canlı olduğu, TC’nin bu algıyı değiştirmek için yerli yabancı
derin-sivil kuruluşlarla bu algıyı değiştirmeye çaba sarf ettiği görülür. Ama
girişimler beyhudedir, çünkü hala orta çağ zihniyetiyle insanların beyinlerine
ve değerlerine kelepçe takmaya çalışan Turancı zihniyet, Neo-Osmanlı
politikalarıyla soykırımları hatırlatacak tarzda politikalar yürüterek bu
algıyı canlı tutmaktadır.
Dünya değişti, ama Türk egosu değişime direnmektedir.
Değişmeyen ırkçı ego kendini nasıl görüyorsa başkalarını da
öyle bilir.
Yusuf Halaçoğlu da
aynaya bakıp kendini görünce karşısına çıkan ucubeyi Kürt sanıyor !
Fikret YAŞAR